9628,24%-0,22
38,01% 0,06
41,09% 0,68
3709,37% 0,58
5978,99% 0,33
Bir şiirde "Hayatı tesbih gibi çekmek" dizesini okuyordum ki, aklıma dün cebime koyduğum tesbihim geldi. Elimi cebime attığımda bulamadım. Nereye koymuş olabilirdim ki, boncuklarının her biri adete diğer parmaklarımdı. Nereye bırakmış olabilirim.
Bir şiirde "Hayatı tesbih gibi çekmek" dizesini okuyordum ki, aklıma dün cebime koyduğum tesbihim geldi. Elimi cebime attığımda bulamadım. Nereye koymuş olabilirdim ki, boncuklarının her biri adete diğer parmaklarımdı. Nereye bırakmış olabilirim.
3 Yıl önce Erzurum'dan bir can arkadaşım getirmişti. Oltu taşı, siyah. Her kıyafete uyardı. Ellimde stresimi alırdı. Birşeye kızdım mı, hızlı hızlı çekerdim. Keyiflendim mi ağır ağır, okşar gibi çekerdim. Strese girdiğimde stresimi yüklerdim kara taşlarına...
Vefalı dostum, iyi ve kötü anlarımın tanığı, zor zamanlarımda yoldaşım.
Tesbih kolleksiyonumun en güzel parçalarından biriydi. Bulacağım elbet, mutlaka bir yerde bırakmışımdır. Bu düşüncelerle dolaşırken telefonuma gelen bir mesaj içimi ferahlattı. "Tesbihini sehpanın üzerinde unutmuşsun, sakın arama bende"
Oh derin bir nefes aldım. Sadık dostum, dert ortağım, iyi ki buldum seni. İçimdeki eksik parça tamamlandı. Parça dedim, çünkü tesbih koleksiyonumda diğer yoldaşlarım var. Hepsinin mevsimi ayrı, havası farklıdır. Kehribar olanı yaz aylarında kullanmam, ağaç olanı yağmurlu havalarda çıkarmam. Benim güzel tesbihlerim..
Meraklıları için tesbi, hayatın içinde vazgeçilmez bir aksesuardır. O susar, sen söylersin, sen istersin, o bekler. Sen ağlarsın, o dinler. Bazı tesbihler ne kadar kıymetli olursa olsun alışamazsınız, sevemezsiniz. Bzıları ne olursa olsun elinizden düşüremezsiniz. Tehbihle kurulan ilişkide insanla kurduğunuz ilişkiye benzer. Sıcak,içten, dosthane...
Annemin de tesbihleri vardı. En küçük olanı 99 En büyük olanı 500 taneliydi. Her tanesinde ayrı bir dua vardır. Namazda çeker, namaz sonrası çeker. Onları iş gibi akşama kadar çekerdi belirli sayıda çeker, belirli anlamlar yüklerdi. Annem için tesbih Tanrı ile konuşmanın ona mesaj göndermenin yollarından biriydi. Ne kadar çok tesbih çekerse Tanrı'ya o kadar dua ve dilek göndermiş olurdu. Benim için gönderirdi., Kardeşlerim için gönderirdi. Torunları için gönderirdi. Bütün iyi insanlar ve ve bakıma muhtaç hayvanlar için gönderirdi. Sadece Canlılar için mi dünyamızdan göçüp gitmiş yakınları ve sevdikleri için de gönderirdi. Maharet ve sabır ile çekerdi tesbihhini annem. Elinde tesbih dudakları sessizce hareket halindeydi hep. Tesbih annemin parmak uçlarında huzur ve güvendi. Güzel annem bugün tesbihimi senin için çekeceğim.
Neler düşündürdü bana kaybettiğim tesbihim. Nihayet unuttuğum yerden gidip aldım. Gec oldu, hane halkı uykuda odama çekilip elime tehbih kutumu aldım. Oltu taşı tesbihimi yerine koyarak, annemin hediyesi olan inci tesbihimi aldım. Uykuya varıncaya kadar annemi andım ve parmak uçlarımdan birçok kez annem için çevirdim...
TESBİHİN TARİHİ
Tesbih, Allah’ın sıfatlarını tesbih ederken sayı saymak için kullanılan, 33 veya katları kadar boncuk tanesinin ipe dizilmesiyle oluşan halkaya denir. İslamiyet başta olmak üzere birçok dinde kullanılır. Bunun dışında stres atmak için de kullanılır. Tesbihin 11, 33 ve 99 boncuklu olanlarını Müslümanlar kullanır.
Hz Ebubekir döneminde kullanıldığı sadece bir tahmindir. Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde daha çok parmak sayılırmış. Bunun yanı sıra hurma çekirdeği ya da çakıl taşı kullanıldığı da bazı hadislerden anlaşılmaktadır. İslam’da Peygamber’in namaz kılarken sünneti olan ‘Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahüekber’ kelimelerini 33’er defa tekrarlamanın hangi tarihte başlayıp, yayıldığı da bilinmiyor.
Hatta belki Osman Gazi, belki de Fatih Sultan Mehmet’de tesbih kullanmadılar. Arşivlerde tesbih ile ilgili bilgilere ancak 16. yüzyılın sonlarına doğru rastlanmaktadır.
Bilimin tesbih çekmeye bakış açısı da biraz farklıdır. Bilim adamları, stres halinde çalışan insanların baskı altında tutulduğunu, bunun sonucunda da sinirlerinin yıprandığını ve beynimizi rahatlatmak için ya da diğer şeylere yönlenmek için tesbih çekildiğini söyler. Bunun da sağlık açısından etkili ve faydalı olduğunu belirtirler.
Tesbihin sanat eseri olarak kullanılması, ilk defa Türkler’de görülmektedir. İstanbul’un tesbihce en zengin olduğu dönemler 16 yy’ın sonlarına isabet ettiği anlaşılıyor. Bu devirde, herkesin elinde olmasa bile cebinde mutlaka tesbih bulunmuştur. Tesbihlerin en güzelleri İstanbul’da yapılmıştır. Arabistan’da yapılan tesbihler ise estetikten oldukça uzak ve sadedirler.
Türk-İslam tarihinde tesbihlerin kullanımına göre farklı isimlerle adlandırıldığı görülmüştür.
Bunlar;
1) Padişah Tesbihleri
2) Vüzera Tesihleri
3) Vükelâ Tesbihleri
4) Zengin Tesbihleri
5) Fukara Tesbihleri
Tekkelerde bulunan 500’lük ve 1000’lik tesbihlerin içinden insan geçirilmek suretiyle tedavi edildiği bu tarz tesbihlerin taneleri fındık ve ceviz büyüklüğündedir. Bunların imameleri Mevlevî Sikkesi ya da Bektaşî Tacı şeklinde ve öd ağacından yapılırdı.
Tesbih Yapımında Kullanılan Malzemeler
Tesbihleri elde çekim tesbihler ve koleksiyonluk tesbihler olarak ikiye ayırabiliriz. Tesbih yapımı da zamanla gelişerek sanat haline dönüşmüştür. Geçmişte de günümüzde de el emeği göz nuru el yapımı tesbih ustaları bulunmaktadır. Çeşitli malzemelerle yapılan tesbihlerin yapımında da değerli taşlar kullanılabilmektedir.
Bu malzeme ve taşlar;
Ağaç Grubu: Gül, Venge, Narçıl, Kuka, Demirhindi, Yılan Ağacı, Öd Ağacı, Abanoz, Pelesenk, Sandal Ağacı, Kan Ağacı
Fosil Grubu: Kehribar, Lüle Taşı, Oltu Taşı
Değerli Taş Grubu: Zümrüt, Safir, Yakut
Yarı Değerli Taş Grubu: Akik, Kuvars, Ametist, Yıldıztaşı, Yeşim, Kaplan Gözü, Lapis, Turkuaz
Hayvansal Grubu: Fildişi, Boynuz, Kemik, Mercan, Bağa, İnci, Mors Dişi
Malzemesine Göre Tesbihlerin Zamanla Kazandıkları Özellikler
Oltu taşı ile yapılan tesbihler zamanla parlar ve daha güzel bir görüntü alır.
– Ahşap ürün ile yapılan tesbihler zamanla parlar ve renkleri koyulaşır.
– Pelesenk, kuka, yılan ağacı gibi ürünlerle yapılan tesbihler kullandıkça koyulaşır ve daha hoş renk alır.
– Kehribarın da sarı tonları kullandıkça koyulaşmaktadır. Ancak bu süre oltu taşı ve ahşap ürünler gibi kısa değildir. Kehribarın koyulaşması yıllar sürebilir.
Farklı meslek gruplarının da kendine has tesbihleri vardır
Kuka tesbihi hekimler kullanıyordu. Kuka, antiseptik ve antibakteriyel olduğu için Osmanlı zamanında mikrop kırıcı olarak kullanılıyordu. Bazı kaynaklara göre de elinde kuka tesbihi olmayan hekimleri hastanın yanına almıyorlarmış. Bu zamanlarda deve mübarek sayıldığından deve kemiğinden tesbihler yapılıyordu. Bu tesbihleri de ya kervansaraylar ya da tüccarlar kullanıyordu. Yani kısaca her mesleğin kendine has tesbih modeli vardı. Hatta tekke ve zaviyelerde hocaların tesbihleri iri ve çok taneliydi. Mollaların tesbihlerin tutun da, Mevlevilerin, cerrahilerin tesbihleri farklı motifler ve imameler içeriyordu.
İnsanlar, birbirinin ne iş yaptığını ya da nelerle ilgilendiğini tesbihlerinden anlardı.
Şimdilerde de tesbihler bir uğraş, stres atma aracı, erkek aksesuarı ve zikir aracı olarak kullanılabiliyor. Siz de tesbihlere ilgi duyan biriyseniz, eminiz ki kullanmayı sevdiğiniz ya da ilgi duyduğunuz en az bir tane tesbih modeli vardır.
Ayten Alkaşi-Halkbilimci