Tarih: 05.06.2025 00:38

Doğayla Uyumlu Yaşamalıyız: Plastik Kirliliğine Son Ver, Yaşamı  Koru!

Facebook Twitter Linked-in

TEMA Vakfı, Dünya Çevre Günü'nde plastik kirliliğinin çevre, iklim ve insan sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekerek toplumun tüm kesimlerini acilen birlikte harekete geçmeye çağırdı. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "Dünya plastik içinde boğuluyor; bu kirlilik, iklim krizinden halk sağlığına, biyolojik çeşitlilik kaybından sosyal refaha kadar birçok alanda çevresel tehditler yaratıyor." dedi.
Bugün, üretim ve tüketim biçimlerimiz nedeniyle dünyada yaklaşık 10 milyar ton plastik üretilmiş durumda. Bu plastiklerin yaklaşık %90’ı doğada kalıcı atık haline gelerek toprağımıza, su varlıklarımıza, gıdamıza ve hatta insan vücuduna kadar ulaşıyor. Bu tablo, artık kaybedecek zamanımız olmadığını ve doğayla uyumlu bir yaşam kurmanın her zamankinden daha önemli hale geldiğini gösteriyor.
Küresel çevre sorunlarına dikkat çekmek ve ortak eylemi teşvik etmek amacıyla her yıl, 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü, önemli bir farkındalık günü niteliği taşıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) öncülüğünde bu yıl "Plastik Kirliliğine Son Ver – Beat Plastic Pollution" temasıyla gezegenimizi plastik kirliliğinden kurtarmak için acil bir çağrı yapılıyor.Plastik her yerde: Toprakta, suda, hatta vücudumuzda Gözle görülemeyecek kadar küçük plastik parçaları olan ve gezegenimizinher  köşesine sızan mikroplastikler, bugün yalnızca deniz canlılarında değil; insan plasentasında, akciğer dokusunda ve kan dolaşımında dahi tespit ediliyor.
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, bu durumun yaşamın devamlılığı için ciddi bir tehdit  oluşturduğuna dikkat çekerek, "Plastik kirliliği, halk sağlığını ciddi biçimde tehdit eden yapısal bir  krizdir. Pasifik Okyanusu’nda oluşan ve ‘7. Kıta’ olarak anılan 1,6 milyon kilometrekarelik plastik yığını – Türkiye’nin iki katından büyük – bu kirliliğin ulaştığı küresel boyutu açıkça ortaya koyuyor. Günde yaklaşık 2 bin çöp kamyonu dolusu plastik atık denizlere, nehirlere ve göllere karışıyor. Her yıl ise  yaklaşık 19 ila 23 milyon ton plastik su ekosistemlerine taşınarak doğal yaşam alanlarını bozuyor ve biyolojik çeşitliliği tehdit ediyor." ifadelerinde bulundu. "Plastik kirliliği sadece bir atık sorunu değil, iklim krizinin görünmeyen yakıtıdır"
Plastik kirliliğinin iklim sistemlerini de doğrudan etkilediğine işaret eden Ataç, bu kirliliğin doğal yaşam  alanlarını ve ekosistemleri bozarak iklim değişikliğine uyum sağlama kapasitelerini azalttığını; 
milyonlarca insanın geçim kaynakları, gıda üretim olanakları ve sosyal refahı üzerinde doğrudan  olumsuz etkiler yarattığını belirtti:
"Plastik kirliliği sadece bir atık yönetim sorunu değil, iklim krizinin görünmeyen yakıtıdır. Tek kullanımlık  plastik üretiminin yaklaşık %98’i fosil yakıtlara ve petrokimyasallara dayanıyor. Yani petrolden plastiğe,  plastikten krize uzanan bir döngüyle karşı karşıyayız. Fosil yakıt bazlı plastiklerin üretimi, kullanımı ve  bertarafı sırasında ortaya çıkan sera gazı emisyonlarının, 2040 yılına kadar küresel karbon bütçesinin 
%19’una ulaşacağı öngörülüyor. Bu nedenle plastik kirliliği artık iklim krizinin doğrudan bir bileşenidir."
Türkiye’nin kapsamlı ve bağlayıcı bir plastik stratejisine ihtiyacı var TEMA Vakfı, plastik kirliliğiyle mücadelede politika izleme, karar verici kurumlarla diyalog geliştirme ve  kamuoyunu bilinçlendirme çalışmaları yürütüyor. Bu kapsamda Ataç, Türkiye’de yürürlükte olan yasal  düzenlemelerin önemli adımlar içerdiğini, ancak tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması ve üretici  sorumluluğunun artırılması gibi alanlarda daha güçlü ve bağlayıcı stratejilere ihtiyaç duyulduğunu
söyledi. 2019’da başlayan plastik poşet ücretlendirme ve Depozito Yönetim Sistemi gibi uygulamaların olumlu  ancak sınırlı etkiler yarattığını vurgulayan Deniz Ataç, "Plastik üretimini azaltmaya yönelik açık  hedeflerin henüz belirlenmediğini görüyoruz. Türkiye'nin hâlâ Avrupa’dan en fazla plastik atık ithal  eden ülkelerden biri olması, bu krizin başka bir boyutuna işaret ediyor. Geri dönüştürülemeyen  atıkların büyük kısmı yakılarak bertaraf ediliyor; bu süreçte 1 ton plastiğin yakılmasıyla 2,9 ton  karbondioksit salınıyor. Bu sorunu ancak doğa ile uyumlu, döngüsel bir üretim ve tüketim modeliyle  aşabiliriz." ifadeleriyle somut adımlar atılması gerektiğine dikkat çekti. Çözüm mümkün: Doğayla uyumlu bir yaşam için harekete geçmeliyiz Plastik kirliliğini durdurmanın mümkün olduğunu, ancak bunun için üretim ve tüketim sistemlerinde  köklü bir dönüşüme ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, toplumun  tüm kesimlerini birlikte harekete geçmeye çağırdı: "Tüketimi en baştan azaltmalı, tek kullanımlık ürünlerin (plastik su şişesi, plastik çatal, kaşık, bardak,  pipet, poşet, ambalaj, plastik kaplar vb.) yerine yeniden kullanılabilir alternatifleri tercih etmeli, atıkları  kaynağında ayrıştırmalı ve yerel yönetimleri bu sürece aktif şekilde dâhil etmeliyiz. Bireylerin, 
kurumların ve karar vericilerin bu dönüşümün bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz. Bugün değilse,  ne zaman?"
Son olarak bu dönüşümün yalnızca sistemler düzeyinde değil, bireylerin sürdürülebilir yaşam  alışkanlıklarında da gerçekleşmesi gerektiğini belirten Ataç, erken yaşta kazandırılan doğa  farkındalığının önemine dikkat çekti. Bu kapsamda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve 
Millî Eğitim Bakanlığı iş birliği ve Tetra Pak Türkiye’nin desteğiyle yürüttükleri Sıfır Atık Eğitim Projesi  ile çocukların doğa dostu alışkanlıklar ve atık yönetimi konusunda farkındalık kazandırmayı  hedeflediklerini dile getirerek bugüne kadar, yaklaşık 1 milyonun üzerinde çocuğa ve 120 bin 
öğretmene ulaştıklarını kaydetti. Sıfır atık yaklaşımının yalnızca geri dönüşümü kapsamadığına;  özellikle esas olanın daha az tüketmek, başta plastikler olmak üzere atık miktarımızı azalmak, yeniden  kullanmak ve tamir etmek gibi alışkanlıklara dikkat çeken proje içerikleri sayesinde, doğal varlıkların  korunması ve atık yönetimi konularında farkındalık oluşturulması amaçlanıyor.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —